7. Ayında doğmuştu. Aylardan Kasım… Sadece 1,600 gramdı. İkiz kız kardeşi 1650 gram…Ele sığacak kadar küçük, eksikliğini bildiği yemek borusuna, hayata tutunacak bir dal gibi hisseden ama tutunamayacak kadar yorgun ve sessiz…
Anne ve baba sıcaklığının yerini suni sıcaklıkların aldığı kuvözde her tarafı testler için delinmiş bir bebekti o.
2 günlükken ameliyat olmuş,6 saat süren ameliyattan sonra daha bir yorgunlaşmış, doktorların büstri kesikleriyle vücudu haritaya çevrilmiş, başarısız ameliyatın sonunda sanki bu başarısızlığı unutmak için daha çok uyuyan bir bebekti o…
Atrezili bir bebekti, 5000 de bir doğumda görülen eksiklik onuda bulmuştu. Hiç bir şey ağızdan yiyemeyecek veya içemeyecekti. Boynunun altında büyük bir delikle yaşamak zorunda kalacaktı bir süre. Beslenmesi ameliyatta açtıkları karnındaki bir delikten, şırıngayla olacaktı.
Babası gibi yemek yemeyi seven bir çocuk için dünyanın en zor şeyiydi,tadını alamadığı bir yemeğin midesine doldurulması ve doyması.Her 2 saatte bir bir şırınga aracılığıyla yapılan bu beslenme, işkenceydi küçük bedeninde…
Kendini o kadar savunmasız ve çaresiz hissediyordu ki, isyan etmenin tek yolu her bebek gibi ağlamaktı. Saatlerce ağlamak…Boynundaki ve midesindeki delik sanki vücuduna değil ruhuna açılmıştı.
Aylarca hastanede geçen zaman da 7 ay annesinin karnında beraber yaşadığı kız kardeşini, Perlasını özlemişti.Hırçınlaşıyordu. Kardeşinin kalp atışlarını sürekli duyan bebek bir anda kendini hastanedeki nabzını, tansiyonunu ölçen rahatsız edici o makinelerin sesine boğulmuştu…
Hastaneden ilk çıkışla, kardeşinin yanına yatırdılar evde. Hissetsin yeniden huzuru diye…Öyle olmuştu ilk gün o kadar huzur doluydu ki hiç ağlamadı. Yapabilse sarılacaktı kardeşine hissediyordum…
Atreziyle ilgili yüzlerce makaleyi araştırarak, yaşayan çocukların hayat hikayesini okuyarak, konuyla ilgili bir düzine doktoru dinleyerek 8 ay atrezili bir bebeğin babası olarak geçti. 8 ay boyunca daha da bilinçlendi bebek. Yemek yemek su içmek herşeyin tadına bakmak istiyordu. yapamadığı her yeme içme aktivitesi onu daha da hırçınlaştırıyordu.
Hafif esintiden hastanede 1 hafta kalacak kadar bünyesi zayıftı. 8 ay 8 yıl gibi geçmişti. 8 yıl yaşlanmış biri olarak ama umudunu yitirmemiş baba olarak ben, geçmez hastalık değil diyerek hep avuttum kendimi ve annesini.
O ağladıkça, yaş kütüğümdeki halkalar daha artıyordu. Boynun altındaki o deliğin etrafı her yutkunduğunda çıkan tükrük yüzünden pişikler oluşuyor acısı daha bir artıyordu.
İlk gördüğü Kadın Doğum Uzmanı doktordan sonra Üşüttüğü zamanlar göğüs hastalıkları ve alerji, sürekli rutin kontroller için pediatri ve boynun kızarıklığı için dermatoloji doktorlarına muayene olmakla geçen tam sekiz ay…
Ve sekiz ayın sonunda yeni ve büyük bir operasyon…Bu operasyonla bağırsaktan alınan bir parça yemek borusu yapılarak son derece başarılı çok küçük bir ameliyat iziyle elveda Atrezi dedi…
Oğlummm…Küçücük bedeninde ameliyatlar, yatışlar, kızarıklıklar, uykusuzluklar, acı, umutsuzluk, elinden gelenin fazlası olmamakla yaşayan oğlum…
Ömrü boyunca reflüyle yaşayacak, yatakta dik yatacak olsa da, istediğini yeme özgürlüğüne kavuşan,hayata kardeşiyle birlikte tutunan oğlum…
3 ay sonra 3 yaşını bitirecek oğlum… İyi ki dünyaya geldin…